TOfsm. Uygurların günümüzdeki durumu hakkında neler biliyorsunuz? Cevapları Tuna Yayınları’na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka Uygurların günümüzdeki durumu hakkında neler biliyorsunuz?Cevap Uygurlar, Uygur Devleti’nin yıkılmasının artından geçmişten günümüze Çin ile dostça ilişkiler kuramamış,bağımsızlığa ulaşamamış, baskı ve işkence ile birlikte yaşamaya Sınıf Tarih Tuna Matbaacılık Ders Kitabı Sayfa 107 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz. ☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0058Ünlüler adasında Nagihan'ın saf değiştirmesinin yankıları adasında Nagihan'ın saf değiştirmesinin yankıları sürüyor. Yarışmacılar farklı açılardan bakarak bu durumu değerlendirdi. Komik - İlginç Haberler Bu haber tarafından hazırlanmış olup habere tarafından hiçbir editöryal müdahalede bulunulmamıştır. tarafından hazırlanan bütün haberler sitemizde hazırlandığı şekliyle otomatik servis edilmektedir. Bu nedenle haberin hukuki muhatabı kurumudur.
Uygurların Böğü Kağan zamanında yani 763 senesinde kabul ettikleri Mani dini ile ilgili bir motif gökten ışık inmesidir. Maniheizm’de ışık bir prensip ve felsefe halindedir. Bu efsanede Mâni dinini kabul ederek Uygurlar arasında yayan Bögü Kagan’a büyük bir önem verilmiş olması da bu efsanenin Mâni diniyle ilgisini gösteren başka bir delildir. Gökten ışığın inmesiyle gebe kalma olayı Çinlilerde de olay Moğolların tarihinde açıkça anlatılan “Alanguvan Alageyik” Karahitay sülalesinin ilk validesi, sonra Kırgız menkibesindeki “Kırk Kızla Kanklı’” menkıbesindeki Han kızları, Karahanlılara mensup “Alanur Hanım” hep bu suretle hamile Kuşlarla konuşulması Orta-Asya ve Anadolu masallarının önemli bir özelliğidir. Orta-Asya ve Batı Sibirya masallarındaki büyük hanlar ve ermişler bilhassa kaz dilinden çok iyi anlıyorlardı. Göçmen kuşlardan olan yaban kazları bölge halkının inancına göre tanrı yerlerine gider ve dönüşlerinde de haber getirirlerdi. Şamanlarda kuşlarla konuşabilir özelliğe sahip idiler. Altay Türkleri ağaçkakan kuşunun tanrı ile aralarında elçi kabul ederlerdi. Orta-Asya ve SibiryaŞamanizm’inde yer alan kartal da tanrının bir elçisi gibi kuşdili bilmek, kuşlarla konuşmak Hz. Süleyman Peygamber’inde bir de Bögü Kağan’ın kargalarla konuşmasından bahsedilmektedir. Ayrıca kargaların tanrı tarafından gönderilmiş olduğu ve Bögü Han’a ondan haber getirmeleri hususu da dikkati çekmektedir. Türk mitolojisindeki destan karamanlarının evlendiği hanımlar genellikle tanrı tarafından gönderilmiş kutsal kadınlardır. Burada da Bögü Kağan’ın hanımının aynı şekilde gönderilmiş olduğunu görüyoruz. Üst üstte üç gece 190 Ögel, I / 83. 191 Köprülü, s. 62. kutsal kızın hayali Bögü Han’ın penceresinde belirmiştir. Bu duruma alışık olmayan Bögü Kağan vezirine danışarak kızı alıp Ak Dağ’a gitmiş ve bu buluşmalar yedi yıldan fazla sürmüştür. Ayrıca Bögü Kağan bu kızın müjdesi ile yeryüzünü fethe girişmiş ve bunda başarılı olmuştur. Bu destandaki bazı motiflerle Oğuz Kağan destanındaki motifler arasında büyük benzerlikler vardır. Bögü Kagan’ın askerlerini toplayarak savaşa hazırlanması ve yeryüzünü fethetmesi Oğuz Han’ın savaşlarını ve zaferlerini hatırlatmaktadır. Beyazlar giymiş bir ihtiyarın Bögü Han’a bir yeşim yada taşı vermesi ve onu muhafaza etmesini istemesi de bir motif olarak gözükmektedir. Türklerin ya da taşı dedikleri ve kendisinde sihirli bir kuvvetin varlığım farzettikleri bu taş Türkler arasında çok eskiden beri bir tılsım mahiyetinde husus menkıbelerin oluşumunda kendisini açıkça göstermektedir. Ya da, Cada ve Yad şeklinde isim verilen bu taş Türk kavimlerinde sihirli bir taş kabul edilmiştir. Bu taşla istenildiği zaman yağmur, kar, dolu yağdırılabilir. Fırtına çıkarılabilir. Bu taş her devirde Türk kanılarının ve büyük Türk komutanlarının elinde bulunmuş Şamanistlere göre zamanımızda da Büyük Kamların ve Yadacıların ellerinde Kaşgarlı Mahmut “Yat” ismini verdiği bu taşla ilgili olarak şunları söyler “Belli başlı taşlarla yapılan bir çeşit kâhinliktir. Bu, Türkler arasında meşhurdur. Yağmur ve kar yağdırılır, rüzgâr estirilebilir. Yağma ülkesinde mevsim yaz olmasına rağmen bu suretle kar yağdırıldığına gözlerimle şahit oldum.”196 İslâm kaynaklarında Türklerin bu sihirli taşına yağmur taşı veya cada taşı denildiği kaydedilmiştir. Yakutlarda ya da taşına “Sata” denilmektedir. Onlara göre bu taş at, inek, ayı, kurt gibi hayvanların içinde bulunur. En kuvvetli sata taşı, kurdun karnından çıkartılan taştır. Altay Şamanistlerinde de kamlardan 194 Köprülü, s. 61-62. başka “Yadacı” denilen kinseler vardır. Bu taşlar da bahsedilen özelliklere Aksakallı ihtiyar motifleri, Türk mitolojisinin belirgin motiflerinden biridir. Oğuz Kağan destanında da yüksek bir maneviyata ve uzun bir tecrübeye sahip aksakallı asıl bir insandan bahsedilmektedir. Bu bilge insan, Oğuz Han ve oğullarına uzun seneler vezirlik yapmış olan İrkil Ata’ Destanlarda destan kahramanların isimleri de tertiplenen bir toy da aksakallı ihtiyarlar tarafından verilirdi. Nitekim Dede Korkut hikâyelerinde Han’ın oğlunun Bamsı Beyrek ve Manas Destanı’nda da Manas’ın oğlunun Semetey adını almaları bu şekilde ihtiyar motifleri Şamanist Altay ve Sibirya masallarının her alanında ortaya çıkan bir motiftir. Türk destanlarında ağaçtan türeme motifi çeşitli şekillerde ifade edilmiştir. Uygurların türeyiş efsanesinde de ağaç motifi şöylece ifade edilir “Togla ve Selenge adlı iki nehrin arasında birtakım özelliklere sahip iki ağaç vardı. Bir gün bu iki ağacın arasına gökten bir ışık inmişti. Ve ağacın gövdesinde bir şişkinlik belirdi, on aya yakın bir süre sonra bu şişkinlik yarılarak içinden beş çocuk çıktı. Bunların en küçüğiine Bögü Han adı verildi.”200Oğuz Kağan destanını incelerken de aynı sahnelerin cereyan ettiğini gözlemlemiştik. Orada da Oğuz Kağan’ın ikinci karısı göl ortasındaki bir ağacın kovuğunda bulunmuştu. Dede Korkut kitabında da ağaç için söylenmiş çok güzel mersiyeler vardır. Ayrıca Türk edebiyatında kaba ağaç deyimi de çok büyük bir öneme Uygurlar arsında tutulmuş ve diğer Türklere yayılmış olan Maniheizm’de beş hayat ve beş de ölüm ağacı vardır. Bu on ağaç ananesi Türklerinkinden oldukça ayrı özelliklere sahip ağacı ile ilgili olarak Yahudilik’te 197 İnan, Şamanizm, s. 162-163. 198 Ögel, I / 209; İnan, Makaleler ve İncelemeler, I / 196. 199 İnan, Makaleler ve İncelemeler, Ankara, 1991, II / 240. 200 Ögel, s. 90. de bir inanç mevcuttur. Çeşitli mitolojilerde insanın kendinden geldiği, ölümden sonra ruhların tekrar ona döndüğü şeklinde anlatılan ağaç, Hayat Ağacı Şamanist Türklerin takdis ettikleri ağaçlardan en meşhur olanı kayın ağacıdır. Her Şamanlık ayini yapılırken kayın ağacı bulunur. Şamanistlerin inanışlarına göre kayın ağacı “atamız Ülgen’den, anamız Umay ile göktenindirilmiştir.” Şaman ilahilerinde kayın ağacı “Bay Kayın” diye tavsif Kayın ağacı, eski Türklerin günlük hayatlarında da çok önemlidir. Türkler en iyi ve sağlam oklarını kayın ağacından yapmışlardır. Ayrıca toz dedikleri yay kılıfları da kayın ağacı kabuğundandır. En iyi semer ve eğer ağaçları da yine kayın ağacındandır. Yakut Türklerinde kayın ağacı kadar Karaçamlar da önemlidir. Altay şamanları da sık sık gökten inen kutsal bir kayın ağacından saydıkları ağaçlar arasında kayın ağacından başka ağaçlar da vardır. Bunlardan biri de ardıç ağacıdır. Manas destanında, kısır kadınlara çocuk verdiğine inanılan ardıçlı mezarudan bahsedilmektedir. Kahramanlardan biri ardıçlı mezar hazretin tanrısından meydana gelmiştir. Ayrıca Başkurtlar da ardıç ağacını kutsal 2 Yakut Türklerinin “Er-Sogotoh” Ağaçtan Türeme Destanındaki Dinî
UYGURLARIN SAHİP OLDUĞU DOĞAL KAYNAKLAR *Demir *Çelik *Boraks madeni *Bakır oksit madeni *Maden kömürü *Yeşim taşları. KAYNAKLARIN UYGUR EKONOMİSİNE KATKILARI *Ekonomileri çok gelişmiştir. *Halkı çok zengindi. *Tüccarlık çok gelişmiş bir meslek koludur. *Ticaret ekonomilerinde büyük pay tutar. *Ticaret geliştiği için gümrük kapıları açılmıştır. *Satılan mal üzerinden gümrük vergisi almışlardır *Demir ve çelikten elde ettikleri ürünleri ihraç etmişlerdir. *Boraks, bakır oksit, maden kömürü rezervlerine ve işletmelerine sahiplerdir. *Değerli taş ticareti yapmışlardır. *Alışverişte altın ve gümüş paralar kullanmışlardır. *Ekonomik kalkınma kültür faaliyetlerini olumlu yönde etkilemiştir.
Uygurlar, Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı Sincan Uygur Özerk Bölgesinde yaşayan Türk halkıdır. Dilleri Uygurcadır. Uygurca Arap kökenli alfabe ile yazılır. Alfabeleri 14 ila 18 harften oluşur. Uygurlar geçmişte Çin ile dostça ilişkiler kurmamış, baskı ve işkence ile yaşamaya zorlanmıştır. İlk yerleşik hayata geçen Türk Devleti Uygur Devleti’dir. Tarım ve mimari gelişmiştir. Uygur halkı iki defa 1933 ve 1944 yılında, kendi otonom cumhuriyetini kurmuştur. Çin Halk Cumhuriyeti 1949’da Doğu Türkistan’ı işgal ederek Uygurların 1944 den beri var olan Türkistan Cumhuriyeti’ni yok etmiştir. Uygur halkı Çin içerisinde kendi geleneklerini ve kültürlerini sürdüremediklerinden yakınmaktadırlar. *** Çin yönetimi doğu Türkistan’daki Müslümanlara karşı dinsizleşme politikaları uygulamış, din ve vicdan hürriyetini engellemiştir, başörtüsü ve sakalı yasaklamıştır. Ramazanda oruç yasaklanmış, cevaben de” biz halkın sağlığını ve iş verimliliğini gözettiğimiz için yaptık” denilmektedir. Doğu Türkistan’da 1985 yılında yürürlüğe konulan bir uygulamayla şehirde yaşayanlara bir çocuk yapma, kırsalda iki çocuk yapma kotası getirildi. Yaklaşık 29 yıldır uygulanan bu politika sonucu mahallelerdeki ajanlar vasıtasıyla tespit edilen 7-8 aylık hamile kadınlar bile doğuma birkaç hafta kala polis nezaretinde yakalanarak zorla kürtaj edilmekte ve dünyaya gelmeden milyonlarca bebek katledilmektedir. Uygur Türkçesinin alanı daraltılırken Çince yaygınlaştırılmaktadır. Bu çerçevede6-7 yaşındaki yüzbinlerce Uygur çocuk ailelerinden, yurtlarından koparılarak Çin’in iç bölgelerine zorla götürülmektedir. Amaç Komünist Partiye sadık bir köle, kendi milletine karşı birer hain yetiştirmektir. Aynı yıllarda başlatılan projede 18-25 yaş arası gençlerinin iş vaadiyle Çin’e götürülmesidir. Çin’in Şavguan eyaletinin Gangdong bölgesinde gençlere yapılan saldırılar, tarihe 5 Temmuz 2009 katliamı olarak geçen olayların yaşanmasına sebep olmuştur. Doğu Türkistan’a göç teşvik edilerek bölgenin demografik yapısı Çinlilerin lehine değiştirilmiştir. Toprak reformu adı altında yerli halkın toprakları ellerinden alınmış ve Çinlilere dağıtılmıştır. Her türlü etnik, dinsel ve kültürel ayrımcılık devlet eliyle yapılmaktadır. Asimilasyonun asıl amacı olarak Uygur ve Çinlilerin karma evlilikleri teşvik edilerek evlenenlere başta düğün masraflarının karşılanması olmak üzere ev,iş kredisi ile her türlü imtiyaz asıl amacı doğu Türkistan’ı kendi koydukları ”Sincanyeni sınır-sonradan kazanılan toprak” anlamına uygun olarak asimile edip Çinlileştirmektir. UYGURLARIN ÇİN’DEN İSTEKLERİ -İnsanların yaşam hakkına saygı duyulması, -Eğitim haklarının verilmesi, -Yargı bağımsızlığının sağlanması, -Müslüman Uygurların din ve vicdan hürriyetlerinin önündeki, engellerin kaldırılması, -Doğum kontrolü ve aile planlaması adı altında çocuk kotalarının kaldırılması, -Bugün sayıları yüz bini aşmış olan 18-25 yaş arasındaki genç kızları iş vaadiyle zorla Çin’e götürülmesinin durdurulması, -Çift dilli eğitim adı altında ailelerinden zorla koparılarak 6-7 yaşındaki çocuklarımızın ailelerine teslim edilmesi, dünya tarihinde benzeri görülmemiş bu asimilasyon politikasından vazgeçilmesi, Tarihe Urumçi katliamı olarak geçen katliamda öldürülenlerin açıklanması,kayıpların ve cezaevlerindeki tutukluların tespit edilmesi -Bağımsız gözlemciler nezaretinde 5 temmuz 2009 katliamının gerçek boyutlarının araştırılması ,istiyorlar. PEKİ ; Neden, uluslararası toplumun duyarsızlığı !?? Neden,batılı ülke ve kurumlar müdahale etmiyor !?? Neden ,Avrupa parlamentosu Çin’i kınamamıştır !?? Neden, Orta Asya Cumhuriyetleri tek kelime etmemiştir !?? BUNA RAĞMEN; NEDEN ÇİN MALLARINA KOTA KOYMUYORUZ !?? Neden, ülkenin her yanı Çin mallarıyla dolu!?? Neden Çin malları çok mu kaliteli !?? Neden, hastalık ve alerji yapmasına rağmen kıyafetleri yasaklanmıyor !?? Neden ,ülke olarak çözüm aramıyoruz !!!??? Neden, sayfa aralarına sıkışıp kalmış, face’de, tweter de bir iki sözle olur mu çözüm???... Çözüme kaç var, çözüm için kim var,kim elini taşın altına koyacak ??? HİÇ KİMSE !!!... Çünkü politikacıların çoğu seçime daldı ve gözleri,kulakları,ağızları seçimle dopdolu… Sanırım Doğu Türkistan’a içimiz yanacak bizim !!! Ve söylenip dururken, Oy vermek için de sıra olmaktan geri kalmayacağız…. SEVGİ VE SAYGILARIMLA
uygurların din değiştirmesi neleri etkilemiştir